Erken Çocukluk Dönemi ve Ekran Bağımlılığı

Erken Çocukluk Dönemi ve Ekran Bağımlılığı

Teknoloji gerçekten de hayatımıza ışık hızında giriş yaptı. Pek çok teknolojik gelişmeye daha alışamadan, günlük hayatımıza etki eden bir başka teknoloji geliyor. Bu kadar büyük bir hızla değişen bir dünyada ebeveynler de çocuklarını nasıl eğitmesi gerektiği konusunda sıkıntılar yaşayabiliyor. Teknolojiye erken adapte mi olsun yoksa hangi yaştan sonrası sağlıklıdır? Ne kadar internet ve ekran süresi normal karşılanmalıdır gibi meselelerde herkesin kafası karışık çünkü pek çok fikir ayrılığı mevcut. Haliyle bu durumdan en çok etkilenen de yine çocuklar oluyor.

Hangi Seviyeden Sonra ‘’Bağımlılık’’ Denir?

Bu tamamen bir öznel bir soru aslında. Herkesi tek bir kalıba sokmak elbette her konuda olduğu gibi bunda da pek mümkün görünmüyor. Bu yüzden herhangi bir şeye bağımlılık demek için hangi kriterler olmalı sorusundan yola çıkarak bir fikir elde etmeye çalışalım.

Bir şeye bağımlılık demek için, kişinin o olgu yada madde yada olay olmadığı zaman büyük bir stres altında hissetmesi gerekiyor. O olgu olmadığı zaman günlük işlerine yoğunlaşamaması, kendine ve etrafına maddi-manevi yada fiziksel zararlar vermeye başlıyor olması gerekiyor. Ayrıca o olguya ulaşmak için de toplumsal kabul görmüş davranış kalıplarından başka bir yöne sapmış olması gerekiyor. Bu saydığım, tehlike (danger), stres (distress), işlevsizlik (disfunction) ve sapkınlık (daviance) maddeleri, herhagi bir anormallik durumunda gözlemlememiz gereken 4 konu, anormallikteki 4-D kuralıdır.

Bu çerçeveden bakıldığı zaman, bir çocuğun internet ve ekrana anormal bir şekilde bağlı olmasını çok rahat tayin edebiliriz. Eğer çocuk yemek yemiyor, tuvaletini geciktiriyor, okul başarısı düşüyor, telefonu elinden aldığınız zaman aşırı ağlıyor ve etrafa zarar veren öfke davranışlarına giriyor veya internet ve ekran kullanımı sırasında veya sonrasında garip davranışlar sergiliyor ise, burada anormallikten bahsetmemiz mümkün. Bunlardan sadece 1 tanesi bile yeterli aslında anormallik davranışı için. Bu aşamada ebeveynlerin çocukları iyi gözlemlemesi gerekiyor.

Çocuğun oyun veya ekran kullanırken geçirdiği süre hakkında yalan söylemesi, ekrana ve oyuna geri dönmek için bir şeyleri bitirmek için aceleci davranıyor olması veya oyunlara para harcamaya aşırı meyil etmesi de ebeveynlerin dikkatli olması gereken alanlar arasında. Ayrıca fiziksel sosyal ortamlardaki arkadaş ve aile ilişkilerinin zayıflıyor olması da önemli meselelerden birkaçı. Yani aslında gözlemlenebilecek pek çok semptom var.

Hangi Çocuklar Ekran Bağımlılığına Daha Yatkındır?

İnternet ve dijital ortamların bağımlılığı hakkında bir psikolog olarak benim gözlemlediğim şeylerden birisi de, gerçek hayattan tatmin olmayanın, tatmin hissini dijital ortamlarda arıyor olması. Bu esnada da ebeveynlere elbette büyük roller düşüyor. Çocuğun dış dünyayı tatmin edici bulmamasının arkasındaki sebepleri iyi gözlemlemeleri gerekiyor. Eğer gözlemlerinin yetersiz olduğunu düşünürler ise bir psikolojik destek almaktan çekinmemek lazım.

Erkek çocuklarında ebeveynler ile ilişki, özellikle babası ile olan ilişki burada önemli bir rol oynuyor. Kendisini gerçek dünyada kayıp veya rehbersiz hisseden erkek çocuk, daha tanıdık ve anlaması kolay olan dijital dünyaya yönelebiliyor. Zira ekran ve oyun bağımlısı olan çocukların yüzde olarak daha büyük bir kısmı erkek. Burada babanın, evladı ile olan ilişkisini düzenlemesi gerekiyor. Gerçek dünyada yapılabilecek eğlenceli aktiviteler konusunda babanın destekleyici bir rehber rolü üstlenmesi, gerçek dünyanın da tatmin edici olduğunu çocuğuna bir şekilde ispatlaması gerekiyor. Bunu evladı ile olan ilişkisini yumuşak bir tonda tutmasının faydası olacaktır. Babanın, çocuğun dünyasında bıraktığı etkinin, pozitif olması gerekiyor. Bu yalnızca ekran bağımlılığı için değil, hayatındaki her konu için önemli bir durumdur.

Kız çocuklarının ekran bağımlılığının sebeplerinden birisi de birincisi yine elbette aşırı dopamin salgılamak. Dopamin mutluluk hormonu olarak da bilinir. Ekran karşısında çok fazla salgılanan dopamin sonucunda beynimiz bu aktivitenin kendisini mutlu ettiğini, daha çok tekrarlanması gerektiğini söyler. Kişi de dürtüsel olarak bu duruma karşı koymakta çok zorlanır. Aslında bakarsanız ekran karşısında hep mutluyuz. Hep mutlu olduğumuz bir yerden başka bir yere gitmek gerçekten zor bir şey. Bunu anlayabilmek lazım. Ancak bu dopamin ucuz dopamindir. Basittir, anlamsızdır gelip geçicidir ve kıymetli bir şeye çoğu zaman hizmet etmez. Burada yine çocuğun, ekran dışındaki başka aktivitelere yönlendirilmesi, bu aktivitelerde başarılı olabildiğini görmesi ve bu esnada ödüllendirilmesi, ekran bağımlılığının önüne geçebilir.

Yani Sözün Özü, Bir Bağımlılığı Yenmek İçin Bir Başka Bağımlılık Geliştirmek Gerekiyor

Aslında ekran ve oyun bağımlılığı anlaşılması en kolay psikolojik anormalliklerden bir tanesi. Ancak gerekli önlemler ve aksiyonlar alınmaz ise, birazcık bile esneme payı verilir ise bununla başa çıkmak zorlaşacaktır. Ebeveynlerin çocuklarının ekran sürelerini normal seviyeye çekmeleri için kararlı eylemlerde bulunmaları ve bu uğurda yılmadan çabalamaları gerekiyor. Ancak bu durumun sizi sinirlendirmesine ve çocuğa öfke ile karşılık vermenize izin vermemelisiniz. O zaman işler tamamen başa sarar hem de kendi çabalarınızı kendiniz baltalamış olursunuz. Bunu istemeyiz değil mi?

Paylaşın: