Yapay Zeka ve Psikoloji Biliminin Geleceği

Yapay Zeka ve Psikoloji Biliminin Geleceği

360_F_572249166_2z04Z1drL36e3GutS5mmbto9qKRKZT32 Yapay Zeka ve Psikoloji Biliminin Geleceği

Psikoloji bilimi her zaman gelişimi kucaklamıştır. Bir çok yeni terapi akımı ile terapilerin çehresi defalarca değişmiş, uygulamaların mesleğe etkileri çok büyük olmuştur. Bunun en büyük göstergelerinden birisi de şu anda dünyada aktif olarak kullanılan 400’den fazla psikoterapi ekolünün olmasıdır. Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünün babası Aaron T. Beck gelecek kuşak psikologlarının, bu terapi ekolünü geliştirmeleri konusunda psikologlara adeta vasiyet etmiştir örneğin. ‘’Geliş ve değiştir, daha iyi hale getir.’’ mottosu, psikoloji biliminin ve terapilerin özünde var olan bir slogandır adeta.

2024 yılına geldiğimizde de her mesleğin üzerinde gelecekte etkisinin yüksek olduğunu artık farkettiğimiz bir kavram herkesin dilinde: Yapay zeka.
Yapay zeka gerçek anlamda bir çığır açtı. Dünyada her alanda bir şekilde kullanımı mümkün olan yapay zekanın etkilemesi en zor ve belki de ortadan kaldırması en zor mesleklerden birisi olarak psikologluk ve psikoterapistlik olacağı düşünülüyor. Bunun sebebi, insanların anlaşılmak için duygularının anlaşılması gerektiği ve bir robotun bunu yapmasının mümkün olmayacağıdır.
                Ancak bu demek olmuyor ki, psikoterapi uygulamalarında yapay zekanın yeri sıfır. Elbette psikologların da yararlanabileceği alanlar da mevcut. Gelecekte hayatımızın her alanında varlığını derinden tecrübe edeceğimizi daha şimdiden görmeye başladığımız bu teknolojinin psikoloji alanına daha şimdiden pek çok etkisi oluyor. En güzel kısmı da, yapay zeka psikologların işini tamamen elinden almıyor, bir araç olarak kullanılıyor. Bu, psikologlar için büyük bir artı.

Yapay Zeka ve Psikolojik Test Uygulamaları

Kağıt, yavaş yavaş hayatımızdan ayrılıyor. Onun yerine ekrandaki sayfalar geliyor. Bu da demek oluyor ki geleneksel kağıtla uygulanan psikolojik testler de yerini dijital testlere bırakıyor. 2009 yılından beri Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak kullanılan Creyos Bilişsel Sağlık Testleri sistemi bu duruma bir örnek oluşturabilir. Creyos (önceki adıyla Cambridge Brain Sciences) Adrian Owen isimli tanınmış bir psikoloğun önderliğinde oluşturulmuş bir dijital test platformu.

Bu platformun kullanıcılara sunduğu kolaylıklar arasında, uygulanan testlerin bir yapay zeka yazılımı yardımı ile analizlerinin çok hızlı bir şekilde yapılıyor olması. Yapay zeka sistemleri, bir insanın belki de yıllar alacak çalışmalarını yeterli veri varsa birkaç dakika içinde bitirebiliyor. Creyos Bilişsel Testleri de yapay zekanın bu kullanım alanını görmüş ve hemen uygulamaya almış gibi görünüyor.

Dijital Fenotipleme Nedir?

Dijital fenotipleme kişilerin telefonlarındaki bilgilerin bir özetini kullanarak kişilerin ilgi alanları, davranış kalıpları, düşünce yapıları gibi konularda bilgi sahibi olmak demektir. Evet, aklınıza ‘’sizin her adımınızı takip ediyoruz.’’ demenin biraz süslü yolu gibi duruyor. Etik açıdan ne tür sıkıntılar oluşturabileceği konularına sonra değineceğiz.

                The School of Computing and Information System’de kıdemli bir öğretim görevlisi olan Dr. Simon Alfonso, dijital fenotiplemenin geleneksel konuşma terapilerinde o kadar da kolay görülmeyen kalıpları ve tetikleyicileri çok rahat bir şekilde tespit ettiğini söylüyor.Kişilerin nerede zaman geçirdikleri ve ne tür yerler olduğu gibi şeyler hakkında bilgileri GPS üzerinden topluyor. Bu GPS verileri sayesinde kişilerin hareketlerinin normalden çok mu yoksa normalin altında mı olduğunu tespit edebiliyor. Bu da örnek olarak az hareket eden kişilerin duygusal bir çöküşte olabileceği gibi verileri bize sunabiliyor.

Doğal Dil İşleme ve Yapay Zeka

Manchester Üniversitesi’nde yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bir araştırma, terapi odasına yerleştirilen bir mikrofon sayesinde seansların yazılı bir metnini oluşturuyor. Birkaç seans sonrasında kişinin patolojik eğilimlerini, ses tonu, kelime vurguları, kullandığı kelimeler gibi pek çok parametreyi analizin içine katarak kişinin karakter analizini ve muhtemel patolojilerini hesaplayabiliyor. Sonuçta dil, zihne açılan bir penceredir. Bu açıdan bakıldığı zaman, uygun bir şekilde kodlanmış yapay zeka, kişinin kelimelerindeki döngüleri ve kalıpları kolayca farkedip, anlık olarak psikoloğa bilgi sunabilir. Bu da aslında bakarsak, danışanların yararına bir uygulamaya dönüşebilir.

Etik Meseleler

Yukarıda göze çarpan 2 uygulama alanında da göze çarpan bazı etik sorunlar var görüldüğü üzere. Bu etik kaygıların sebebi de danışan gizliliği ile ilgili.

APS CEO’su Dr Zena Burgess, ‘’Yapay zekanın daha iyi ve sağlıklı sonuçları da dahil olmak üzere insanlık için önemli faydalar sunacağına inanıyoruz. Ancak bireyleri ve toplumları güvende tutmak için koruma mekanizmalarının yapay zeka ilerlemelerine ayak uydurması gerekmektedir.’’ cümlesini kurdu. Bu da bize gösteriyor ki yapay zekanın kullanımı esnasında zaten çok hassas bir psikolojiye sahip insanların zararına işler yapılmaması için yapay zekaya belirli sınırlamalar ve güvenlik tedbirleri getirilmelidir.
Yapay zekaların psikoloji uygulamalarına dahil edilmesi aynı zamanda danışanların bilgilendirilmiş rızası ile mümkün olmalıdır. Alfonso, ‘’Danışandan ilk onay almanın’’ artık yeterli olmayacağını, daha sonrasında da bazı bilgilendirmeler ve uygulamalar için yeniden bir rızalarına başvurmamız gerektiğini düşünüyor.

Gelişime Açık ve Gözler İleriye Dönük

Gelişimi durdurmanın pek mümkün olmadığını az çok anlamışızdır. Bir şeyler oluyor ve bir şeyler değişiyor. Hayatımıza yeni uygulamalar geliyor. Bunların bazıları zararlı olduğu için kullanımı duruyor. Bazıları da büyük bir iş yükünü omuzlarımızdan aldığı için aktif ve yaygın olarak kullanılıyor. Bunun önüne geçmeye çalışmak yerine, aslında herkesin yapması gereken yeni teknolojilerin meyvelerinden yararlanmak ve uygulamaları bir adım öteye nasıl taşıyabileceğimiz konusunda düşünmektir . Adapte olmaktır.
Bu durum özellikle genç nesillerin günlük yaşamlarının bir parçası olarak  bu araçlarla büyüdükleri ve yüksek düzeyde bilgi birikimine ve dikkatli beklentilere sahip oldukları göz önüne alındığı zaman, ebeveyn konumunda olan kişilerin de bu gelişimi anlamaları, ve isyan etmeden öğrenmeleri elzem bir hal alıyor.

En önemlisi yapay zeka müdahalelerinin, profesyonellerin işini kolaylaştırmak için ar olduğu ve asla bu inanılmaz derecede önemli insan etkileşimlerinin yerini almaması gerektiği konusunda uyarı vermektir. İpleri tamamen bir makinenin eline vermek, ileriki zamanlarda pek de akıllı bir seçim olmayacaktır.

Paylaşın: