“Aldatma” nedir?
Romantik ilişkilerde “aldatma” kavramı aslında üç farklı şekilde tanımlanır. Bunlar; fiziksel, duygusal ve zihinseldir. Fiziksel aldatma, kişinin partneri dışında bir başkasıyla fiziksel anlamda temasta bulunması ve ya cinsel birliktelik yaşamasıdır. Duygusal aldatma; kişinin partneri dışında bir başkasına karşı duygusal anlamda yakınlık hissetmesi, sevgi beslemesi ve ya aşık olmasıdır. Son olarak zihinsel aldatma ise, kişinin partneri dışında biriyle bir paylaşımda bulunduğunu zihninde canlandırması ve bunun düzenli şekilde düşünüyor olmasıdır. Bu aldatmalar birlikte de olabilecekken yalnızca bir türlüsü ve ya ikisi birden olabilir. Ancak baktığınızda fiziksel, duygusal ya da zihinsel fark etmeksizin her biri aldatma olarak tanımlanır.
Romantik ilişkilerde partnerimizin bize verdiği “sadık kalma” sözü kırılınca kafamızda “Ayrılmalı mıyız ?” , “İkinci bir şans versek ilişkimiz düzelir mi?” gibi bazı düşünceler oluşmaya başlar. Peki insanlar neden partnerlerini aldatır ?
Kendimizi sevilmiyor, değer görmüyor, önemsiz, umutsuz hissetmeye başladığımızda, duygularımızı bazen hayatımızdaki kişiyle paylaşamadığımızı, onun bizi anlamadığını hissettiğimizde başka bir partner bulup onunla paylaşma isteği içerisine girebiliriz. Bir başka sebep; biri bizi aldattı diye ondan almak istediğimiz intikam duygusuyla biz de onun bize yaşattığını yaşasın hırsıyla başka bir partnere yönelme ihtiyacı duyabiliriz. Ayrıca düşük benlik saygısı olan veya kendi önemi hakkında aşırı büyük bir öneme sahip olan insanlar da onaylanma arzularından dolayı bir aldatma yoluna gidebilirler. Bunlar dışında cinsel hayattaki tatminsizlik, cinsel ihtiyaçların uyuşmazlığı da yine bir sebep olarak söylenebilir. Son olarak örneğin babası annesini aldatmış birinin çözülmemiş çocukluk travmaları da yine ilerde ikili ilişkilerimize yansıyarak bir aldatma durumu ortaya çıkabilir.
Peki ya aldatılan insan ne hisseder ve aslında ne olsun ister ?
Aldatılan kişi ilişkisini güven, sevgi, saygı kavramlarının üstüne inşa ettiğinden dolayı buradaki sarsılmalar kişiyi fazlasıyla üzer. Aldatıldığımızda belki daha çok “Ben nerde eksiktim?” diyerek kendimizi sorgularız. Halbuki işin aslı bizim eksikliğimizden ziyade karşımızdakinin “güven” kavramına sadık kalmamış olmasıdır. Birini aldatmaktan ziyade, sebep her ne olursa olsun daha önce oluşturulmuş olan güven kavramına zarar vermeden, tüm açıklığıyla duygu ve düşüncelerimizi partnerimizle konuştuktan sonra ilişkiyi karşılıklı anlaşarak sonlandırmak en doğrusudur. Böylece en başta oluşturulmuş kavramların hiçbiri zedelenmemiş olur. Sonrasında partnerlerin hayatına birini alıyor olması da zaten kimseye yapılan bir ihanet olarak algılanmayacaktır. Aksi takdirde yalan söylüyor olmak hem karşı tarafla oluşturulan güven ve saygı kavramlarını hiçe saymış olmak hem de kişiyi manipüle edip kendisine özsaygısını yitirtmiş olmak anlamına gelir.