Mükemmel İlişki Mi Daha İyi Yoksa Yeterli İlişki Mi? 

Mükemmel İlişki Mi Daha İyi Yoksa Yeterli İlişki Mi? 

Aklınızda hiç ‘mükemmel ilişki’ nasıl olmalıdır sorusu canlanıyor mu? Partnerler hiç tartışmaz mıydı? Tamamen aynı hayat amacını mı paylaşıyor olurlardı? Bağlı bir ilişki içinde tamamen aynı derecede sorunsuz mu hissederlerdi? Şimdi, gerçek ilişkilerin neye benzediğini düşünün. Bazı günlük sorunlar oluyor ve onları asla görmezden gelemiyoruz mesela. Tatile gitmek gibi güzel bir konu hakkında bile sıkıntılar yaşanabiliyor, ya da en azından önemli tarihleri unutmalar olabiliyor. Başka bir deyişle, sıkıntılar var. 

Mükemmel ilişkinin peşinden öylesine koşarız ki bazen, zaten sahip olduğumuzun en iyisi olduğunu görmeyiz. Bazı durumlarda öylesine tartışmalarda buluruz ki kendimizi bir bakmışız aklımızdaki ideal ilişki ile gerçekteki ilişkimizi karşılaştırırken buluruz kendimizi. 

Roma Sapienza Üniversitesi’ndan Mariacarolina Vacca ve arkadaşları (2020) mükemmel ilişki arzusunun, ilişkilerde çok büyük negatif etkileri olduğunu buldular. Bazı insanlar potansiyel ilişki standartlarının gerçek dışı fantazilerine öylesine kapılıyor ki neredeyse gerçek bir aşkın nasıl hissettirmesi gerektiğine dair tamamen kendilerinden emin gibi davranıyorlar?  

Hoş, gerçek aşk ve mükemmel ilişkide, kişi partnerini diğerleri ile karşılaştırmaz ama kendileri bunu yapınca sorun yok… 

Ruh İkizini Ararken Kaybolma Sorunu 

Tüm bu fantaziler sonucu ortaya çıkan karşılaştırmalarda öfke ortaya çıkıyor, tatminsizlikler ilişkiyi ele geçiriyor ve hiç sorun olmayan alanlarda bir ufak tefek çatlamalar başlıyor. ‘’Ben odaklı mükemmeliyetçilik’’ kavramının, gerçekçi dünyanın getirmiş olduğu sorunları tamamen inkar edip, kendi kişisel standartlarına kapılıp gidiyorlar. Bu ne kadar acı bir durum değil mi? Böyle okunduğu zaman kulağa mükemmel ilişkiyi arama arzusunun ne kadar da tehlikeli seviyelere varabileceğini gözler önüne seriyor. 

Dahası, partnerinizin tamamen size ait aşırı yüksek standartlara uyması beklentisi sonucunda herhangi bir ilişkiye uzun süreli bağlanma ihtimalimizi bile düşürüyor. Bu partner tamamen mükemmel olsa ancak sizin sadece bir tane kriterinizi tam anlamıyla karşılamıyor olsa bile, bu karşılanmayan kritere aşırı odaklanmadan ötürü ilişkiler bitebiliyor. Ruh ikizi kavramı çok ama çok tehlikelidir arkadaşlar. Böyle bir şey mümkün değildir. Lütfen bu kavramı hayatınızdan çıkarın. Gerçek dünya böyle çalışmıyor. 

Araştırmaya Geri Dönelim 

Vacca ve arkadaşlarının 2020’de yaptığı araştırmada araştırmacılar 2 örneklem ile 100 katılımcı arasında hangisinin ilişkilerde farklılıklar gösterdiğini gözlemlemek istediler. Katılımcılar 20-40 yaş arasındaki insanlardan oluşuyor. Katılımcıların o anki ilişki durumlarını (İlişkileri var mı yok mu) inceleyerek mükemmeliyetçilik eğilimlerini sorguladılar. Bu sorular arasında ‘’Eğer ben partnerime bir şey yapmasını rica ediyorsam, onun tamamen kusursuz bir şekilde yapılmasını beklerim.’’ sorusuna verilen yüksek olumlu cevaplar yanında ‘’Partnerim benim arada sırada hata yapabileceğimi kabullenmeli.’’ sorusuna da aynı derecede olumlu cevaplar alındı.  

Yani ben hata yapabilirim ancak partnerim kusursuz olmalı diyor bu insanlar. Bu sadece örneklemdeki katılımcıların ülkeleri ya da ırkları ile alakalı değil. Neredeyse her ırk ve ülkede eşit derecede yanıtlar alınıyor. Tamamen gerçek dışı sonuçlar olduğunu herkes sanırım gördü. 

Nasıl Yaklaşmalıyız? 

Dostlarım, hiçbir insan mükemmel değil. Hayatımız boyunca yanımızda uyumasını arzuladığımız o insanın da mükemmel olamayacağını ilk önce kabul etmeliyiz. Bir insanı gerçekten sevmek için o insanın sıkıntı arz eden durumlarını da kabul edip, gerektiği zaman uygun dil ile uyarmalı ve belki de o hatası üzerine davranışlarını değiştirmesi konusunda ön ayak olmalıyız, destekleyici bir şekilde. Elbette bu davranış aşırı ‘’red flag’’ bir davranış olmadığı sürece. Yani bazı insanlar bu ilişki öldürücü davranışları bile halı altı etmeye o kadar meyilli ki, bu da ayrı bir yazının konusu olsun. 

Partnerimizin hatalarını görmezden gelin demiyoruz. Hatalar varsa bunu ‘’duygu odaklı yaklaşım’’ ile aranızda güzel bir üslup ile tartışmayı denemelisiniz. Sizin yüksek beklentileriniz olabilir. Ancak hangi beklenti gerçekçi, hangisi fantazi diye de düşünmemiz gerekiyor. Gerçekten mutlu tatminkar bir birliktelik yaşamak isteyen çiftlerin birbirleri ile yetişkin gibi konuşmaları gerekiyor. İçlerine attıkları ve sürekli saklamaya çalıştıkları bastırdıkları tüm bu duyguları ifade etmeliler ve partnerin de dinlemesi gerekiyor. Yani burada her iki tarafa da sıkıntılar ile başa çıkarken gereken görevler düşüyor. Gerçekten ayrılmayın. Fantazilere kapılmayın. 

Sonuç 

Toplamak gerekirse, Vacca ve arkadaşlarının bulduğu sonuçlar bize mükemmel olmayan bir partneri kabul edebiliyor olmanın ilişkinin çok ileri aşamalara taşınmasında yardımcı olacağını gösterdi. Uzun dönem ilişkilerin tatminkar seviyelere gelmesi için partnerinizin mükemmel değil, ‘’yeterli’’ olması gerekiyor. Çünkü ilşikideki her gün ‘’mükemmel’’ olmayacak ama her günü ‘’yeterli bir gün’’ olarak görebilme ihtimalimiz daha yüksek. 

Referanslar

Vacca, M., Terrasi, M., Esposito, R. M., & Lombardo, C. (2020). To be or not to be in a couple: Perfectionism as a predictor. Current Psychology: A Journal for Diverse Perspectives on Diverse Psychological Issues. doi: 10.1007/s12144-020-00846-6

Paylaşın: