Genetik Mühendisliği Nedir? Gelecekte Bizi Neler Bekliyor?

Genetik Mühendisliği Nedir? Gelecekte Bizi Neler Bekliyor?

Genetik mühendisliği, genetik materyalin yapısını değiştirerek organizmaların özelliklerini kontrol etmeyi amaçlayan bir disiplindir. Bu teknoloji, genetik bilginin manipülasyonu ile canlı organizmalarda belirli özellikleri değiştirme veya iyileştirme potansiyeli sunar. İnsanlar, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar gibi birçok organizma genetik mühendislik uygulamalarıyla değiştirilebilir.

Genetik mühendisliği genellikle şu adımları içerir:

Genetik Analiz: İlk aşama, hedeflenen genin veya özelliklerin belirlenmesidir. Bu, genetik materyalin haritalanması ve analizi ile gerçekleşir.

Gen Kesme ve Düzenleme: Bu aşamada, CRISPR-Cas9 gibi teknolojiler kullanılarak belirli genler kesilir, çıkarılır veya düzenlenir.

Gen Transferi: Düzenlenmiş genetik materyal, hedeflenen organizmaya transfer edilir. Bu transfer, genellikle vektörler veya virüsler aracılığıyla gerçekleşir.

Organizma Gelişimi: Transfer edilen genetik materyal, organizmanın hücrelerinde entegre olur ve bu değişiklikler organizmanın büyümesi ve gelişimi sırasında kalıcı hale gelir.

Genetik mühendislik, birçok alanda kullanılabilir. İşte genetik mühendisliğinin kullanıldığı bazı alanlar:

Tarım: Bitkilerde verimliliği artırmak, hastalıklara karşı dayanıklılığı artırmak veya besin içeriğini iyileştirmek için genetik mühendislik uygulanır.

Sağlık: Genetik hastalıkların tedavisi ve genetik yatkınlıkları düzenleme amacıyla insan genetiği üzerinde çalışılır.

Endüstri: Mikroorganizmalar aracılığıyla biyoteknolojik ürünlerin üretimi için genetik mühendislik kullanılır.

Çevre: Organizmaların çevresel etkilerini azaltmak veya biyolojik arıtma sistemleri oluşturmak amacıyla genetik mühendislik uygulanır.

Örnek Vakalar:

Bir örnek vakayı inceleyerek genetik mühendisliğin etik ve sosyal boyutlarına değinebiliriz. 2018’de Çinli bilim adamı He Jiankui, HIV’e karşı bağışıklık sistemini geliştirmek amacıyla genetik mühendislik uygulayarak dünya genelinde büyük tartışmalara neden oldu. İki kız çocuğunun embriyolarının genetik yapısını değiştirerek, çocukların doğduklarında HIV enfeksiyonuna karşı bağışıklık kazanmalarını sağladığını iddia etti. Ancak bu girişim, etik kuralları ihlal ettiği ve yeterli bilimsel denetim olmadan yapıldığı için geniş çapta eleştirildi.

Bu örnekle birlikte genetik mühendislik uygulamalarının, etik, hukuki ve sosyal konularda dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulanabilir. Teknolojinin potansiyeli büyük olmakla birlikte, bilimsel ve etik standartlara uygun şekilde kullanılması önemlidir.

Gelecekte Neler Görebiliriz?

Bir kere çeşitli ailelerin gen havuzlarında bulunan genetik hastalıkların tespit edilmesi ve genlerden silinerek yeni doğan bebeklerde bu rahatsızlıkların görülmemesini sağlayabilir. Yalnızca bir kere yapılacak bu gen tamiri işlemi, o ailenin tüm gen havuzunu tek seferde iyileştireceği için gelecek nesillerde tekrar tekrar gen tamiri veya gen kaynaklaması yapmaya gerek kalmayacaktır.

İlerleyen aşamalarda doğacak bebeklerin fiziksel özelliklerini belirlemek de mümkün olacaktır. Hatta göz rengi, kaşının kalınlığı, kulaklarının boyutu veya burun şekli gibi çok spesifik alanlarda bile doğacak çocukları resmen bir Sims oyunundaymış gibi dizayn edebilme dönemi olacağını düşünüyorum. Tamamen genetik hastalıklardan ayrılmış, her birisi çok zeki ve çok atletik çok güzel insanlar görülecektir.

Şizofreni ve bipolar bozukluk rahatsızlıkları da genetik olarak aktarılan durumlar. Bu teknoloji sayesinde bir soy ağacındaki hasarlı genler tespit edilebilir ve yeni doğacak nesillerde bipolar veya şizofreni gibi rahatsızlıkların görülmemesi sağlanabilir. Bu sayede her şizofreni geni taşıyan nesil tespit edilebilir ve tamir edilebilirse eğer, şizofreni ve bipolar bozukluk rahatsızlıklarını gelecekte tarihin tozlu sayfalarına yollayabiliriz. Bu hastalıklardan tamamen kurtulabiliriz.

Anksiyete ve depresyona yatkınlık veya herhangi bir duygu-durum bozukluğuna yatkınlık da genetik faktörler tarafından etkilenmektedir. Psikolojik alandan bakıldığı zaman bu tür eğilimlerin önüne geçilebilir. Belki de kişilikleri etkileyen genlerin saptanması sonucunda, kişilik bozukluğu rahatsızlığına yatkınlığın da önüne geçilebilir. Olasılıklar sınırsız.

Ancak nasıl bir yan etkisi olabilir? Herkesin görünüşü belli bir yerden sonra birbirine benzemeye başlayabilir. Herhangi bir rahatsızlığın olmadığı bir dünyada psikoloji alanına verilen değer azabilir. İnsanlar kişisel gelişimleri konusunda bir çaba sarf etmek zorunda kalmayacak ve bu yüzden de beyin gelişimleri farklı yönlere doğru gidebilir. Dediğimiz gibi olasılıklar sonsuz. Ancak bu teknolojinin geldiği belli. Yani önüne geçilebilir bir şey gibi görünmüyor. O yüzden her zamanki gibi yapmamız gereken şey adapte olmak.

Paylaşın: