Yalnızlık Psikolojisi Üzerine Bir Yazı
Üzerine binlerce kitap yazılmış bir konu yalnızlık. Bir insanın varoluşuna dair kafasını patlatan en büyük konulardan bir tanesi. Sırf yalnızlık ile başa çıkmayı kolaylaştırmayı hedefleyen terapi ekolleri bile mevcut. Kişinin iç dünyasında hissettiği bu büyük boşluk hissi gerçek anlamda rahatsız edici olabilir ayrıca intihar ile ilgili meselelerde de en çok karşımıza çıkan kelimelerden birisidir. Yani aslında hepimizin işi gücü bırakıp bu konu hakkındaki fikirlerimizi ve anlam dünyamızı şekillendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. O kadar önemli bir konu.
Yalnızlık dendiği zaman insanların aklına gelen şey, arkadaşının veya bir partnerinin olmaması yada konuşacak bir insan bulamamak gibi anlamlar geliyor. Ancak görülen o ki, kişinin yalnız hissetmesi için etrafındaki insan sayısının önemi yok. Bir insan etrafında epey büyük bir kalabalık olsa dahi bu hissi derinden yaşayabiliyor. Buna daha çok ruhsal yalnızlık denmektedir. Ruh sağlığı alanında daha çok bu yalnızlık üzerine gidilir.
Yalnızlık Üzerine Araştırmalar ve Bulgular
Yalnızlığı klinik olarak değerlendirmeye alan pek çok araştırma yapılmıştır. Ayna Klinik Psikoloji Dergisi’nde(1) yayınlanan bir makale, yalnızlık olgusunu çeşitli kişilik bozuklukları ile birlikte değerlendirmeye almıştır. Bu çalışma sonunda görülmüştür ki çeşitli kişilik örüntüleri ve psikiyatrik rahatsızlıkları yalnızlığa farklı tepki veriyor ve yalnızlığa iten sebepler birbirlerinden çok farklı olabiliyor. Ayrıca yalnız kalabilme kapasitesinin ruh sağlığı üzerinde pozitif ve doğrudan etkisi olduğunu öne sürmüştür. Yalnızlığın objektif bir tanımı yapılabilmesine rağmen, çok öznel bir deneyim olduğundan ötürü içerisinde pek çok yönlerin bulunduğu çok boyutlu bir olgu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Yalnızlık Öznel Bir Tecrübedir
Yalnızlığın kişilik bozukluğu ile ilgili olan kısmında ebeveynlerin üzerine büyük bir sorumluluk biniyor. Kişilik gelişimi çocuğun bebeklik dönemlerinde başlar. Aslında bakarsanız hayat boyu da devam eder ancak en önemli kısımlar, 0-6 yaş arasındaki dönemdir. Daha sonrasında da ergenlik dönemi gelir. Ebeveynlerin çocukları doğduktan sonra ‘amaan nasılsa büyür. Yemeği var, evi var’ diyerek çocuğu bir kenara koyup ilgisiz ve ihmal edilmiş bırakması zaten kronik yalnızlık hissinin en önemli sebebi.
Çocuğun, yetişkinlik dönemine kadar yanında ona destekçi ve rehber olacak birine ihtiyacı vardır.Ne yazık ki çoğu ebeveyn çocuğun yalnızca fiziksel ihtiyaçlarını karşılıyor ve duygusal gelişimini pek umursamıyor. Ancak hepimizin o arzuladığı huzur dolu mutlu memleketin anahtarı, huzurlu ve düzgün bir çocukluk geçirmiş nesiller ile mümkün olacaktır. Çünkü eğer herkesin kişiliği sağlıklı olursa, toplumda sıkıntılı bireylerin, dolayısıyla bireyden doğacak sıkıntıların önüne geçilmiş olacaktır. Yani bakıldığı zaman en yukarıda yazmış olduğum ‘Hepimizin işi gücü bırakıp bu konu ile ilgili düşünmemiz lazım’’ cümlesinin amacı, huzurlu yurt ve huzurlu cihan.
Yalnızlık ile Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalı?
–Ebeveynlerin, çocuklarının duygusal gelişimlerine daha özenli yaklaşmaları.
-Yalnız olan tek insan siz değilsiniz. Yalnızlar ile iletişime geçin.
-Arkadaş edinme esnasında bu sorununuzdan bahsedin. Nazik olmalarını talep edin.
-Sosyal kaygıdan ötürü yalnızlık yaşayanlar psikoterapi süreçlerinden hızlı sonuç alıyor.
-Dünyanın ıstıraplı bir yer olduğunu kabullenin. Çözüm yollarını araştırın.
-Herkese kendinizi sevdiremezsiniz. Kimileri sizden hoşlanmayabilir. Bunu inkar etmeyin.
-Yalnızlık eğer sizi rahatsız ediyorsa, yalnızlığınızı yüceltmeyin, onu övmeyin.
-Çayın kalabalıkla arası iyidir, #kahve yalnızlık ister.
-Kendi gamımın kaptanıyım.
-Allah’dan başka sığınacak #dost yoktur.
-İşi bitene kadar herkes dosttur.
-Fotoğraflara en iyi pozu #yalnızlar verir.
-Yalnızlık en samimi arkadaştır.
…gibi edebi güzellemelerden kaçının. Bunlar kulağa hoş gelse de beyin için zararlı cümlelerdir.
-Psikolog yardımına başvurun.
- KAHRAMAN, H. (2018). Klinik Bir Olgu Olarak Yalnızlık: Yalnızlık ve Psikolojik Bozukluklar. AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 5(2), 1-24. https://doi.org/10.31682/ayna.435926
Paylaşın: