Hem iyi uykunun hem de sağlıklı beslenmenin genel sağlık için gerekli olduğu yaygın bir bilgidir. Bununla birlikte, çoğu zaman gözden kaçan şey, uyku ve beslenme arasında önemli bir ilişki olduğudur. Bu ilişkinin büyük bir kısmı, uyku ile aşırı yeme arasındaki bağlantıdır. Uykusuzluk, iştahı ve yiyecek seçimlerini etkileyerek hem aşırı yeme hem de sağlıksız yiyecekleri tüketme olasılığını artırabilir. Aşırı yemek de uykuyu etkileyebilir. Çok fazla yemek, özellikle ağır veya baharatlı yiyecekleri içerdiğinde, sindirime müdahale ederek ve mide ekşimesi riskini artırarak uykuyu kötüleştirebilir. Araştırma çalışmaları, yetersiz uykunun aşırı yemeyi ve sağlıksız yiyecek seçimlerini artırdığını bulmuştur. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, araştırmalar yetersiz uykuyu kilo alımı ve daha yüksek obezite riski ile ilişkilendirmiştir (Wu ve ark., 2014).
Normal hormon üretimindeki aksaklıklar, aşırı yemeye yol açan uyku yoksunluğunun arkasındaki itici faktördür. Uyku, açlık ve iştahın ayrılmaz bir parçası olan leptin ve grelin hormonları da dahil olmak üzere hormon düzeylerini düzenlemede rol oynar (Kim ve ark., 2015). Ghrelin açlıkla yakından ilişkilidir, leptin ise tok hissetmeye bağlıdır. Uykusuzluğun, artan ghrelin seviyelerini ve azalmış leptin (Speigel ve digerleri, 2004) seviyelerini tetiklediği, bu da açlık ve iştahın artmasına neden olduğu bulunmuştur. Bu, özellikle uyanık kalma süresinin artması yemek yeme fırsatlarını artırdığı için aşırı yemeyi daha olası hale getirir (St–Onge, 2017).
Yetersiz uyku, beynin yiyecekler hakkında nasıl düşündüğümüzü belirleyen bölümlerini de etkiler (St–Onge, 2017). Sınırlı uykusu olan insanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, yiyecekleri olumlu bir ödül olarak görmeye ile ilişkili beyin alanlarında aktivitenin artığını ve bizi çok fazla yemeye karşı daha savunmasız hale getirdiğini saptamıştır. Yapılan başka bir çalışma, yeterince uyumayan kişilerde yüksek kalorili yiyeceklere karşı iştah artışı bulmuştur (Greer, 2013). Küçük çocuklarda (Mullins ve ark., 2017) ve ergenlerde (Weiss ve ark., 2010) benzer sonuçlar bulunmuştur, bu da zayıf uykunun çocukluk çağındaki obezite oranlarının artmasına katkıda bulunan bir faktör olabileceğini göstermektedir.
Aşırı yeme alışkanlıkları kilo alımına neden olabilir ve bu da sürekli uyku kesintilerine neden olan bir solunum bozukluğu olan obstrüktif uyku apnesi riskini artırır. Özellikle geceleri aşırı yemek uykuyu bozabilir. Sonuç olarak, kötü uykunun aşırı yemeyi tetiklediği ve uykunun daha da kötüleşmesinde rol oynayabilen bir kısır döngü ortaya çıkabilir. Aşırı yemek normal uykuyu etkileyebilir. Büyük bir yemekten sonra vücudun enerjisini genellikle birkaç saat süren sindirim sürecine ayırması gerekir. Ancak sindirim genellikle uyku sırasında yavaşlar ve vücudunuzun normal uyku sürecini midenin sindirim ihtiyacı ile çelişir. Bu, çalışmaların yatma vaktine yakın yemek yedikten sonra neden artan uyku bozuklukları bulduğunu açıklayabilir (Dantas ve ark., 2002).
Araştırmalar, daha yüksek miktarda kalori ve yağ yemek ile uyku miktarının azalması arasında bir ilişki bulmuştur (Grandner ve ark., 2010). Aşırı yemenin uyku üzerindeki etkileri, belirli türde yiyeceklerin aşırı alımıyla daha da kötüleşebilir. Örneğin, düşük lifli ve yüksek miktarda şeker ve doymuş yağ içeren yemekler, kesintili uyku ile ilişkilendirilmiştir (St-Onge ve ark., 2016).
Aşırı yemek, uykuya engel olabilen rahatsızlığa neden olabilir. Sizi çok tok hissettirmenin yanı sıra, büyük öğünler asit reflüsünü tetikleyebilir ve şiddetlendirebilir; bu da ortaya çıkan mide ekşimesi kaliteli uyku almayı zorlaştırabilir (Vela, ve ark., 2014). Aşırı yeme, hazımsızlığa neden olabilecek baharatlı yiyecekler, yağlı yiyecekler ve çikolata gibi belirli yiyecekleri içeriyorsa mide ekşimesi daha da olası olabilir (Nisar ve ark., 2019). Belirli yiyeceklerle yapılan büyük öğünler, vücudun uyku sırasında tipik soğuma sürecine ters düşen vücut ısısını artırarak uykuyu da bozabilir (Edwards ve ark., 1992)