Kaygı, her bireyin hayatının bir döneminde yaşadığı ortak bir duygudur. Kaygılı olduğumuzda bedenlerimiz, algılanan tehditle başa çıkmamıza yardımcı olacak bir dizi fizyolojik tepkiye maruz kalır. Anksiyetenin en yaygın belirtilerinden biri iştah kaybıdır. Peki bu neden oluyor? Bu yazıda kaygılı olduğumuzda neden iştahımızı kaybettiğimizin biyolojik açıklamasını araştıracağız.
Bu olgunun temelinde vücudun savaş ya da kaç tepkisi olarak da bilinen stres tepki sistemi yer alır. Gerçek ya da hayali bir tehdit algıladığımızda, bedenlerimiz bizi tehditle savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlamak amacıyla kortizol ve adrenalin de dahil olmak üzere bir dizi hormon salgılar. Bu hormonlar vücudumuzda kalp atış hızının artması, hızlı nefes alma ve kasların gerilmesi gibi bir takım değişiklikleri tetikler ve bunların hepsi algılanan tehlikeden kurtulmamıza yardımcı olmayı amaçlar.
Bu stres hormonlarının etkilerinden biri de iştahın bastırılmasıdır. Bu, tehlike zamanlarında hayatta kalmayı önceliklendirmek için geliştirilmiş koruyucu bir mekanizmadır. Kaygılı bir durumda olduğumuzda, vücudumuz, ister fiziksel bir tehlike ister duygusal bir stres etkeni olsun, tehdide yanıt vermeyi kendimizi beslemekten daha öncelikli hale getirir. İştahın bu şekilde bastırılması, vücudun enerji tasarrufu yapmasına ve ister savaşmak, kaçmak, ister stres etkeniyle başa çıkmak olsun, eldeki acil göreve odaklanmasına olanak tanır.
Ek olarak, önemli bir stres hormonu olan kortizol salınımının iştahın düzenlenmesi üzerinde doğrudan etkisi olduğu bulunmuştur. Kan dolaşımındaki yüksek kortizol seviyelerinin, ruh hali ve iştahın düzenlenmesinde rol oynayan nörotransmitter serotonin seviyelerini arttırdığı gösterilmiştir. Serotonin genellikle “iyi hissetme” nörotransmitteri olarak anılır çünkü refah ve mutluluk duygularına katkıda bulunur. Ancak strese tepki olarak serotonin seviyeleri yükseldiğinde iştahın azalmasına ve yeme isteğinin azalmasına neden olabilir.
Ayrıca, kronik anksiyete ve stres, stres yanıtını ve iştahı düzenlemekten sorumlu olan hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseninin düzensizliği ile ilişkilendirilmiştir. Strese uzun süre maruz kalmak bu sistemin düzenini bozabilir, iştahın düzenlenmesinde bozulmalara yol açabilir ve duygusal yeme, aşırı yeme veya iştah kaybı gibi yeme davranışlarında değişikliklere katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, kaygılı olduğumuzda iştah kaybı biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimidir. Vücudumuzun strese tepki sistemi, kaygının tetiklediği hormonal değişiklikler ve iştah düzenleyici sistemlerin düzensizliği bu olguda rol oynar. Kaygılı olduğumuzda neden iştahımızı kaybettiğimizin ardındaki biyolojik açıklamayı anlamak, stres ve kaygıyla daha iyi başa çıkmamıza ve genel refahımızı destekleyecek stratejiler geliştirmemize yardımcı olabilir.