Beynimizin hayatımızdaki en önemli organ olduğuna dair hiç birimizin bir şüphesi yoktur sanırım. Gizemini hala kavrayamadığımız, nasıl çalıştığına dair yalnızca kısıtlı bir veri tabanına sahip olduğumuz bu dehşet verici derecede karmaşık organın işlevlerinden birisi de bilinç ve zihnin aktifliğini sağlamak.
Ancak şu konuda bir bilgilendirme geçelim. Bilim hala bilinç kavramının nasıl var olduğuna dair bir bilgiye sahip değil. Beynimizde var olan tüm bu elektriksel olayların sonucunda var olduğu aşikar ancak bu elektrik akımlarının, zihin gibi koskocaman ve karmakarışık bir olguyu nasıl oluşturduğu konusunda bilgi birikimimiz pek de tatmin edici seviyede değil.
Beyin ve Bilinç : Biri Somut Biri Soyut
Beyin ismi verilen organ tamamen katı ve madde halinde bir yapı. Ancak bilinç denilen şeyi tecrübe ettiğimize ‘neredeyse’ emin olmamıza rağmen, bu olgunun soyutluğu onu anlamamız konusunda elimizdeki yöntemleri çok kısıtlar vaziyette. Öyle ki, tüm evren hakkında bildiklerimiz, beyin hakkında bildiklerimizden milyonlarca kat daha fazla.
Evrenin işleyişi konusunda bilimin ürettiği hipotezler yüzlerce olabilirken, beynin nasıl bilinci üretebildiği konusunda elimizdeki bilgilerin çoğu felsefi bakış açıları veya dini anlatılardır. Bilim bu konuda, belki de kendi alanının sınırlarında bir yerlerde bir konu olduğu için çok da fazla yönelemiyor.
Psikoloji biliminde uygulamalar olarak kullanılan terapilerin en önemli işlevi beynin yapısını değiştirebilme yöntemleri olmaları. Beyin gerçekten öylesine muhteşem bir organ ki, kelimeler gerçekten beyin için, kılıçtan keskin hale gelebiliyor. Terapiler sırasında kişinin yaşayacağı farkındalık aydınlanmaları sonucunda beyin kendine göre bir mantığa göre sinirsel ağlarının yapısını değiştirerek bilgilerini değiştirebilir. Bu sayede bilişi değişen insanların davranışları ve duyguları da değişecektir.
Biraz Daha Derinlere İnelim
Bildiğimiz kadarıyla beynin ne kadar önemli bir işlevi olduğuna dair düşüncelere sahip olan insanlar, Antik Yunan zamanlarında yaşadılar. Aristoteles’in Ruh Üzerine isimli eserinde, ‘Zihin, düşünebilir olan hey şeydir.’ cümlesini kullanır. Bu da aslında o zamanlarda kalbin düşünme ve hissetme gibi işlevlerinin olduğuna dair inanışa ters bir düşüncedir.
Zihin çok ilginç bir olgu gerçekten. Varlığını sürdürebilmesi için beyin organına ihtiyaç duyduğuna eminiz. Tamamdır burası cepte. Ancak nasıl olduğu sorusuna dair gerçekten hiçbir fikrimiz yok. Tüm bu mental süreçlerin tamamının nörolojik ağların arasında gidip gelen elektriksel akımlar sayesinde olduğunu düşünüyoruz ancak bu kimi zaman değişim gösterebiliyor. Bilinç, zihin ve beyin birbirlerinden farklı kavramlardır.
-Biyolojik Bağlam : Zihin beynin elektronik bağlantılarının bir sonucudur. Nöral bağlar arasındaki tüm bu bilginin aktarımı, vücuttaki tüm organların birbirleri ile iletişimi sonucunda oluşur. Aslında bakılırsa beyin tüm vücuda yayılmış ve tüm vücudu kontrol eden organdır. Yalnızca kafada değil, vücudumuzdaki her yerde bulunur. Bu duruma sinir sistemi diyoruz. Beyin ise merkezi sinir sisteminde bulunur yani yalnızca kafada. Dokular, hücreler, sinir ağları gibi gözlemleyebildiğimiz durumlardan meydana gelir ancak zihinde gerçekleşen şeyleri göremeyiz. Nöroloji bilimi bile buna dair bir fikre sahip değil. Zihin çok gizemli bir kavram
-Donanımsal Bağlam : Beyin vücudun işlemcisi ise diğer organlar ise bu bilgisayarın diğer parçalarıdır. Aslında bilgisayarı, bilgisayar yapan şey işlemcinin var olmasıdır. Güç kaynağı çalışsa bile tüm bu makineler arasındaki bağlantı kurulmadığı sürece boş boş güç tüketen işlevsiz bir metal yığınına dönüşecektir. Beynin kontrol ettiği bazı şeyler şuınlardır:
-Karakterimiz
-Kalp Atış Hızı
-Motor Aktiviteler
-Duygusal bilgi
-Dil
-Bilişsel süreçler ve zeka
-Uyku döngüleri
-Nefes almak vb.
Zihin dediğimiz kavram ise şunlardan sorumludur:
-Duyguların düzeni
-İnanç, öz-saygı, yargılar, hafıza
-Tüm bilişsel süreçlerin düzenlenmesi
-Kimlik, kim olduğumuz gibi soyut süreçler.
Konum ve Dağıtım : Vücut aslında tamamen sinir sisteminin bir parçasıdır. Ya da sinir sistemi vücudun her yerine ulaşan hücreler bağlantılarıdır. Beyin her yerdedir aslında. Parmak ucumuzda hissettiğimiz küçücük toz tanesinden tutun, bir akrobatın karmaşık taklalar atabilmesine, kalbin atışının kontrolü ve zihnin var olmasına kadar her şey bu sinir sistemindeki iletilen elektriksel bilgiler sayesinde gerçekleşiyor. Aslında zihin, kafamızda değil, bedenimizin tamamında varlığını gösteriyor. Gözlerimizden baktığımız için ve gözlerimiz de kafamızın üzerinde olduğu için, zihnin de kafada yer aldığı ilüzyonu içerisindeyiz. Ancak eğer gözlerimiz ve diğer duyu organlarımız kafamız yerine karnımızda olsaydı bu sefer merkezi orası gibi hissetmeye başlayacaktık. Ancak aslında vücudun tamamı zihindir.
Biyolojik ve Psikolojin Süreçler : Beyin nörolojik süreçler ile yönetilirken, zihin psikolojik süreçler tarafından yönetilir. Bu ikisi arasındaki fark aslında çok bariz olmasına rağmen bazı insanlar için anlaması zor olabiliyor. Tıpkı devlet ve hükümet kavramlarının farklı olması gibi. İkisi aynı görünüyor ancak aslında bambaşka şeyler. Bu duruma dair bir çalışmayı referanslar kısmına ekliyoruz.
Beyindeki ve Psikolojideki Patolojiler ve Hastalıklar : Beyindeki hasarları örneğin Alzheimer veya inme gibi durumları nörolojik açıdan inceleyebiliyoruz. Yani MRI makinelerinde aldığımız çıktılarda bunu gözlemleyebiliyoruz ancak bir insanın karakterini gözler önüne seren bir cihaza sahip değiliz. Psikolojik süreçleri bize MR cihazı gibi gösteren bir makine bulunmamakta. Bu durum daha çok psikoloji biliminin geliştirdiği çeşitli testler sayesinde gözlemlenebiliyor. Ancak anlaşıldığı üzere daha çok somut değil, soyut veriler üzerinden hareket edilmek zorunda. Zihnin varlığını ve işleyişini gösteren bir makine yoktur.
Beyin Fizyolojik Süreçleri Kontrol Ederken Zihin Soyut Psikolojik Süreçlerden Sorumludur : Birbirlerine tamamen bağlı olan iki boyuttur zihin ve beyin. Beyin olmasa zihin olmaz. Zihin olmasa beynin de bir anlamı kalmaz löp bir et parçasından ibaret olur. Beyin tüm elektrik, su, ısıtma, yalıtım sistemleri kurulmuş tam olarak kullanılmaya hazır bir bina gibidir. Zihin ise bu binanın tüm bu sistemlerini kullanan ve o sistemleri anlamlı .kılan bina sakinleri gibidir.
Referanslar
Barrett, L. F. (2009). The Future of Psychology: Connecting Mind to Brain. Perspectives on Psychological Science, 4(4), 326-339. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2763392/
Desbordes, G., & Negi, L. T. (2013). A new era for mind studies: training investigators in both scientific and contemplative methods of inquiry. Frontiers in Human Neuroscience, 7. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24204340/
Koch, C., Massimini, M., Boly, M. et al. (2016). Neural correlates of consciousness: progress and problems. Nature Review Neurosci 17, 307–321. https://www.nature.com/articles/nrn.2016.22
Ruggiero, G. M., Spada, M. M., Caselli, G., & Sassaroli, S. (2018). A Historical and Theoretical Review of Cognitive Behavioral Therapies: From Structural Self-Knowledge to Functional Processes. Journal of Rational-emotive & Cognitive-behavior Therapy, 36(4), 378-40. https://link.springer.com/article/10.1007/s10942-018-0292-8
Thierry, M. P. (2009). Metacognición: mente y cerebro. Boletín de Filología. https://www.scielo.cl/scielo.php?script=sci_arttext&pid=S0718-93032009000100010