Kalıplaşmış Önyargılarımızdan Arınabilir Miyiz ?
Karşınızdaki kişiyi hiç tanımadan, nasıl bir psikolojide olduğunu bilmeden, hayat öyküsüne hakim olmadan onları sırf yaşına, cinsiyetine, ırkına, diline vb. özelliklerine göre yargıladığınız oldu mu hiç?
Bunu eminim ben dahil çoğumuz hayatımızın bir noktasında yapmışız veya düzenli olarak belki yapıyor durumdayızdır.
Peki neden yaparız bunu?
Kalıplaşmış düşüncelerimiz önyargılarımızın en büyük sebebidir. Bu düşünceler sayesinde kolayca muhakeme yapabiliriz biri hakkında. Belki de bunun rahatlığından kaynaklıdır. Ancak maalesef bu durum çoğunlukla yanlış anlaşılmaları ve eylemleri beraberinde getirir. Kolayca birinin karakter analizinin yapabilmek, aslında doğru analizi beraberinde getiriyor demek değildir ki genelde de yanlış sonuçlara sürükler. Ayrıca bilgi eksikliği de bir diğer sebeptir. Yetersiz bilgi, yanlış fikirlerin doğuşuna sebep olur. Cinsiyet kimlikleriyle, etnik köken kimlikleriyle, düşünce sistemleriyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmadan biri hakkında yorum yapmak, sadece yanlış eleştiriyi doğurur.
Tabii tüm bunlar da belli zararlara yol açar. Hayata bakış açınız yanlış yönde şekillenir ki bununla birlikte hiçbir gerekçe olmaksızın birine karşı yanlış davranışlarda bulunmanıza yol açar. Bunun dışında; adaletten uzaklaştırır, sağlıksız ilişkiler kurmaya yol açar ve doğru muhakeme yeteneğinizi kaybettirir. Yani aslında sadece karşınızdakine değil, asıl en başta size zarar verir. Ayrıca karşınızdaki kişinin de davranışlarınız doğrultusunda dışlanmasına, güvensiz ve eksik hissetmesine ve stres altında olmasına sebebiyet verir.
Bu kalıplaşmış önyargılarımız her zaman var olmak zorunda mıdır yoksa kırılabilir mi?
Hem ikili ilişkilerde hem toplum refahında olumsuzluklara yol açan bu negatif tutumu değiştirmek için bazı adımlar kesinlikle atılabilir. Peki ya bu adımlar neler olabilir?
İlk olarak kesinlikle kalıplaşmış düşüncelerimizi fark etmek en önemli adım olacaktır. Din, ırk, cinsiyet kökenli bir ön yargımız varsa eğer, bunun toplum tarafından bize öğretilmiş olan varsayımlardan ibaret olduğu hatırlanmalıdır. Onun dışında hem birey olarak hem toplum olarak düşünce yapımızı değiştirmek çok önemlidir. Negatif ve gerçek dışı düşüncelerimizi öz farkındalık arttırıcı yöntemler kullanarak değiştirebiliriz. Bireysel olarak yapabileceklerimiz dışında toplumsal kuruluşlar tarafından kamuoyu desteği ve farkındalığı sağlanabilecekken, buna ek olarak eğitim hayatında da bireylere empati duygusunu geliştirebilecek kişisel gelişime yönelik bilgilendirmeler sağlanabilir. Ayrıca tüm insanlara din, dil, ırk, cinsiyet fark etmeksizin adil davranılması üzerine yasa ve yönetmeler çıkarılabilir.