23 Kasım 2024
PsikoMedyaPsikoTedYazarlarımızdan

Bağlanma Teorisi Nedir? : Konuk Yazar Psk. Suna Naz Özel

Merhaba sevgili okurlar. Bu haftaki ”PsikoTed” yazımızda Psikolog Suna Naz Özel hocamızdan bağlanma kuramını okuyacağız. Suna Naz hocamıza bu güzel paylaşımı için teşekkür ediyoruz. Sizleri okumaya davet ediyoruz…

1-Bağlanma Kuramı nedir?
Bağlanma Kuramı, insanların çocukluktan itibaren geliştirdikleri duygusal bağlanma desenlerini inceleyen bir psikolojik teoridir. Bu kuram, özellikle çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan duygusal bağların, ilerleyen yaşlarda bireyin ilişki kurma ve duygusal tepkilerini nasıl etkilediğini ele alır. John Bowlby tarafından geliştirilen bu kuram, insanların duygusal ihtiyaçlarını karşılama ve güvenli bir bağlanma oluşturma eğiliminde olduklarını savunur. Teorinin ortaya çıkışı hakkında biraz daha bilgi vermek gerekirse, John Bowlby, bağlanma teorisini 20. yüzyılın ortalarında geliştirmiştir. Temel prensiplerinden biri, çocukların sağlıklı gelişimi için güvenilir bir bakıcıya duygusal olarak bağlanma ihtiyacı olduğudur. Bowlby, bu bağlanmanın bir tür içsel John Bowlby, bağlanma teorisini 20. yüzyılın ortalarında geliştirmiştir. Temel prensiplerinden biri, çocukların sağlıklı gelişimi için güvenilir bir bakıcıya duygusal olarak bağlanma ihtiyacı olduğudur. Bowlby, bu bağlanmanın bir tür içsel çalışma modeli oluşturduğunu ve bu modelin gelecekteki ilişkileri şekillendirdiğini savunmuştur. Bu teori sonrası ortaya çıkan bağlanma türleri ise; güvenli bağlanma, kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma gibi temel bağlanma desenlerini tanımlar. Kayıtsız kaçıngan bağlanma türü ise literatüre diğerlerinden daha sonra girmiştir. Güvenli bağlanma deseni genellikle sağlıklı ilişkilerle ilişkilidir, kaçıngan bağlanma deseni duygusal bağlantılardan kaçınma ve kaygılı bağlanma deseni ise sürekli endişe içerir.
2-Güvenli Bağlanma nedir?
Güvenli bağlanma, çocuğun ebeveyniyle sağlıklı ve güvenilir bir ilişki kurması sonucunda oluşan bir bağlanma desenidir. Güvenli bağlanmış bireyler, duygusal ihtiyaçları daha iyi karşılandığı için genellikle ilişkilerde daha güvenli, bağlı ve özgüvenli olma eğilimindedirler. Güvenli bağlanma, çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı ebeveynlerle olan sağlıklı etkileşimlere dayanır. John Bowlby’nin bağlanma teorisi, bu güvenli bağlanmanın, çocukların duygusal ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karşılandığı bir ortamda geliştiğini vurgular.
Güvenli bağlanma, çocuğun ana-baba veya bakıcıyla olan ilişkisinde güvenilirlik, destek ve duygusal açıdan yanıt alabilme yeteneğini içerir. Çocuklar, ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yanıt veren bir bakıcıyla güvenli bir bağ kurduklarında, bu durum onların gelecekteki ilişkilerini önemli ölçüde etkiler.
Güvenli bağlanmış bireyler, genellikle duygusal ifadelerde rahatlık yaşarlar. Kendi ihtiyaçlarını ifade etmekten çekinmezler ve başkalarının duygusal ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yanıt verebilirler. İlişkilerde güven, anlayış ve saygı temelinde sağlıklı bağlar kurma eğilimindedirler. Bu bağlanma deseni, kişinin kendi değerini ve başkalarına olan güvenini artırabilir. Güvenli bağlanmış bireyler, zorluklarla karşılaştıklarında daha etkili bir şekilde başa çıkabilirler. Ayrıca, sosyal ilişkilerde daha olumlu deneyimler yaşama eğiliminde olup, bağlılık ve bağlılık kurma konusunda daha başarılıdırlar.

3-Kaçıngan bağlanma nedir?
Kaçıngan bağlanma, genellikle ebeveynlerin çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yeterince yanıt vermediği durumlarda gelişen bir bağlanma desenidir. Bu durumda bireyler, duygusal bağlantılardan kaçınma eğilimindedirler. Çocukluk dönemlerinde, ebeveynleri tarafından istikrarlı ve güvenilir bir şekilde karşılanmayan duygusal ihtiyaçları sonucunda, birey bağlanmaktan ziyade duygusal bağlantılardan kaçınmayı öğrenir. Kaçıngan bağlanma deseni olan bireyler, genellikle bağımsızlık ve özerklik vurgusu yaparlar. Duygusal ihtiyaçlarını bastırabilirler ve başkalarına güvenmekten kaçınabilirler. İlişkilerde derinlemesine bağlantıdan kaçınma eğiliminde olduklarından, çatışmalardan kaçınarak veya duygusal konuları hafifletmeye çalışarak ilişkilerde zorluklar yaşayabilirler. Kaçıngan bağlanma deseni, bireyin ilişkilerinde duygusal derinlik ve bağlılık konularında zorlanmasına neden olabilir. Bireyin benlik algısı pozitif olsa da, başkalarına karşı olumsuz bir tutum içindedir. Kendi değerini yüksek görmeye eğilim gösterirken, çevresindeki kişilere karşı olumsuz bir yaklaşım sergiler. Kaçıngan bağlanma deseni sergileyen bireyler, duygusal olarak partnerlerinden uzak durma eğilimindedir. Ebeveynlik rolünü benimseyerek, izolasyon arayışına yönelebilirler. Genellikle öz merkezlidirler ve konfor alanlarına aşırı düşkün olabilirler. Bu bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde kıskançlık ve sık duygusal dalgalanmalar yaşama eğilimindedirler. Ayrıca, partnerlerine karşı soğuk ve mesafeli bir tutum sergilerler.
4-Kaygılı bağlanma nedir?
Kaygılı bağlanma, ebeveynlerin çocuğun ihtiyaçlarına tutarsız veya öngörülemez bir şekilde yanıt verdiği durumlarda ortaya çıkan bir bağlanma desenidir. Bu bireyler, ilişkilerde sürekli bir endişe ve belirsizlik hissi yaşayabilirler. İlişkilerde duygusal dalgalanmalar ve ayrılık kaygısı sık görülür. Çocukluk dönemlerinde, ebeveynleri tarafından hem yakın hem de uzak davranışlar sergilenmesi, bireyin güven duygusunu zedeler ve ilişkilerde belirsizlikle başa çıkma stratejilerini geliştirmesine neden olur.
Kaygılı bağlanma deseni olan bireyler, genellikle ilişkilerinde aşırı bir bağımlılık veya aşırı endişe gösterirler. Partnerlerinden sürekli onay ve güvence arayabilir, ayrılık durumlarında büyük bir endişe yaşayabilirler. Bu desen, geçmişteki ilişkilerden kaynaklanan güvensizlik duyguları nedeniyle olabilir ve bireyin kendini değersiz veya terkedilmeye açık hissetmesine yol açabilir. Bu durum, ilişkilerde sürekli olarak sevildiğinden emin olamama ve ilişkiden ayrılma korkusu ile belirgindir. Kaygılı bağlanma deseni gösteren bireyler, sık sık partnerlerine karşı aşırı bağlılık veya ayrılık kaygısı gösterebilirler.
5-Kayıtsız Kaçıngan Bağlanma nedir?
Kayıtsız kaçıngan bağlanma, çocuğun ebeveyniyle olan bağının zayıf olduğu bir bağlanma desenidir. Bu desen genellikle ebeveynin çocuğa duygusal ihtiyaçlarına duyarsız veya mesafeli bir şekilde yanıt verdiği durumlarda gelişir. Bu bireyler, genellikle bağlanma ihtiyaçlarını bastırma eğilimindedirler ve ilişkilerde duygusal olarak mesafeli kalma eğilimindedirler.
Kayıtsız kaçıngan bağlanma deseni gösteren bireyler, duygusal ifadeleri kısıtlı tutabilirler. Bağımsızlık ve bağımsızlık vurgusu yaparak, başkalarına ihtiyaç duymamaya çalışabilirler. Bu desenle ilişkili olarak, ilişkilerde duygusal bağlantılardan kaçınırlar ve duygusal yakınlık konusunda rahatsızlık hissedebilirler. Kayıtsız kaçıngan bağlanma deseni genellikle çocukluk dönemlerinde yaşanan duygusal ihmal veya yanıtsızlık sonucu gelişebilir. Kayıtsız kaçıngan bağlanma durumunda, genellikle kişi kendi duygusal ihtiyaçlarını bastırma eğilimindedir. Duygusal ifade konusunda sınırlıdırlar ve duygusal bağlantılardan kaçınabilirler. Kendilerini bağımsız ve güçlü göstermeye çalışırlar. Duygusal bağımsızlık ve özerklik ön plandadır. Bu nedenle, başkalarına ihtiyaç duymamak için çaba sarf ederler.

6-Bağlanma sorunları yaşayan bir kadın ilişkilerinde nasıl davranır?
Bağlanma sorunları yaşayan bir kadın, ilişkilerinde genellikle duygusal mesafe koruma eğiliminde olabilir. Güvensiz bağlanma desenleri gösteren bir kadın, ilişkide duygusal yakınlıktan kaçınabilir, partnerine güvenmekte zorlanabilir veya ilişkilerinde sürekli bir endişe hissi yaşayabilir. Duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmaktan ziyade, bağımsızlık ve kontrol arayışı içinde olabilir. Bağlanma sorunlarının yaşandığı durumda özellikle kadınlar için, ilişkideki güveni test etme eğilimi sık görülebilir. Partnerinin sevgisini sınamak, onun gerçekten bağlı olup olmadığını görmeye çalışmak gibi davranışlar sergileyebilir. Bu durum, geçmişteki güvensiz deneyimlerin bir yansıması olabilir. Bu duruma ek olarak aşırı bağımsızlık arayışı veya tam tersi, aşırı bağlılık ve partneri kontrol etme eğilimi şeklinde kendini gösterebilir. Güvensiz bağlanma desenleri, ilişkideki dengesizlikleri ve kıskançlık durumlarını fazlasıyla tetikleyebilir.
7-Bağlanma sorunları yaşayan bir erkek ilişkilerinde nasıl davranır?
Bağlanma sorunları yaşayan bir erkek, ilişkilerinde genellikle duygusal bağlantılardan kaçınma eğiliminde olabilir. Kendini ifade etmekte zorlanabilir, duygusal derinliği paylaşmaktan kaçınabilir ve partnerine karşı duyarsız olabilir. Aynı zamanda, ilişkideki belirsizliklere karşı aşırı tepki verebilir ve sürekli olarak partnerinden uzaklaşma eğiliminde olabilir. Flörtöz davranışlar sergileyebilir ve yüzeysel ilişkileri tercih edebilir. Bu, gerçek bir bağ kurmaktan ziyade ilişkilerde yüzeyde kalmayı tercih etmesinden kaynaklanabilir. Fakat bu durum partneri tarafınfan kişisel algılanacağı için ilişkinin gidişatında büyük problemlere yol açabilir. Romantik ilişkilerin temelinde görülen problemlerden biri olan iletişim eksikliği böyle bir durumda ilişkiye daha farklı yansıyacaktır. Güvensiz bağlanma desenlerine sahip kişi duygusal çatışmalardan kaçınmaya itebilir. Zorlu konuları konuşmak yerine, konuları hafifletmeye veya ilişkiyi yüzeysel tutmaya çalışabilir.
8-Türkiye’de sizin gözlemlediğiniz en yaygın bağlanma türü hangisi?
Türkiye’de değişen kültürel etmenlere ve değişen aile dinamiklerine bağlı olarak farklı bağlanma türleri görülmesi olası ancak toplumun güncel travmatik yapısına bakıldığı zaman bu soruya yeni bir terim ile cevap verebilirim. Çözümlenmemiş Bağlanma (Unresolved Attachment). Bu bağlanma türünde bireyin yaşam boyunca çocukluk dönemindeki duygusal travmatik deneyimlerle başa çıkma ve bu deneyimleri anlama konusunda eksik kalmış olduğu bir bağlanma desenidir. Bu desen, genellikle bireyin çocukluk dönemindeki önemli kişilerle, özellikle ebeveynleriyle, yaşadığı olumsuz ve travmatik deneyimlere dayanır. Bu bağlanma türünde, genellikle anne-baba kaybı, duygusal istismar, fiziksel istismar, ihmal, cinsel istismar veya diğer travmatik olaylar gibi ciddi ve çözüme kavuşmamış deneyimlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Çocuklar, bu tür travmatik olaylar karşısında başa çıkma mekanizmalarını geliştirmekte zorlanabilir ve bu deneyimleri anlamak ve entegre etmek konusunda zorlanabilirler.
Çözümlenmemiş bağlanma deseni, bireyin yetişkinlik dönemindeki ilişkilerinde belirgin hale gelebilir. Bu deseni sergileyen bireyler, geçmişteki travmatik deneyimleriyle başa çıkma konusunda zorlanabilirler. Duygusal olarak çözümlenmemiş bu deneyimler, bireyin yaşamında olumsuz bir etki bırakabilir ve ilişkilerinde derinlemesine bağlanma, güven ve empati konusunda sorunlar yaşamasına neden olabilir.
Çözümlenmemiş bağlanma deseni gösteren bireyler, geçmişte yaşadıkları travmatik olayları hatırlamaktan veya bunlarla yüzleşmekten kaçınabilirler. Ayrıca, bu deneyimlerle başa çıkma konusunda sağlıklı bir çözümleme süreci geçirememiş olabilirler. Bu durum, kişinin geçmişle yüzleşmekte zorlanmasına, duygusal olarak kapanmış veya donmuş hissetmesine ve ilişkilerinde tekrar eden sorunlara yol açabilir.
9-Zararlı bağlanma türüne sahip bir insanın kurtulması mümkün müdür? Terapi yolları nasıl işler?
Evet, zararlı bağlanma türüne sahip bir insanın bu durumu değiştirmesi mümkündür. Zararlı bağlanma türleri genellikle geçmişteki ilişkiler ve deneyimlerle ilişkilidir. Terapi, bu süreçte önemli bir rol oynayacaktır. Terapistler, bireyin bağlanma türlerini anlamalarına ve bu durumu sağlıklı bir şekilde değiştirmelerine yardımcı olabilir. Terapi süreci, bireye sağlıklı ilişki becerilerini öğrenme ve uygulama konusunda destek sağlayacak, iletişim becerilerini güçlendirmek, empati geliştirmek ve sınır koyma becerileri konusunda da yol gösterici olacaktır. Bireyin duygusal ihtiyaçlarını tanımlamasına, güven oluşturmasına ve sağlıklı ilişki becerilerini geliştirmesine destek sağlaması açısından da doğru planlanmış bir terapi süreci bu konuda sıkıntı yaşayan bireylerin, neden bazı konularda sürekli aynı paternleri oluşturdukları konusunda cevap bulmalarına yardımcı olacaktır. Bağlanma sorunlarıyla çalışmak için klinikte kullandığımız bazı ekoller ise; Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Duygusal Odaklı Terapi (DOT), Aile Terapisi, Çift Terapisi ve Gestalt Terapi’yi sayabiliriz. Tüm ekollerin içeriği farklı olsa da ortak özellik olarak kişinin duygu ve düşünce kalıpları üzerine çalışılmaktadır.